Milli Mücadele yılları, Alaşehir’de köprü olayı

Gündem 28.08.2024 - 02:22, Güncelleme: 28.08.2024 - 02:22 1370 kez okundu.
 

Milli Mücadele yılları, Alaşehir’de köprü olayı

Türkiye’de önemli bir mazisi olan ve 1860 yılından sonra uzun yıllar gerek yük taşıma ve gerekse ulaşımda kullanılan tarihi buharlı kara trenleri, yılların yükü değil adeta terk edilmişlik yıktı. Film sahneleri ve geçmişin canlandırılması gibi değişik aktivitelerde kullanılan buharlı kara trenler günümüze kadar gelen süreçte ışık tutmaya devam ediyor.
Merhum Araştırmacı Yazar İbrahim Çiçek’in  “Alaşehir’de Köprü olayı” ile ilgili yazısında yer alan bilgilerin doğruluğunu belgelerle kanıtlayarak kaleme aldığını belirten kızı Semiha Çiçek,” İnönü savaşlarında yenilen Yunan Askeri Birliğinin Atina’dan yardım istemesi üzerine gönderilen yardım birliği ve mühimmat İzmir’e ulaşır ve oradan da cepheye sevk edilir. Bir savaşın kazanılmasında veya kaybedilmesinde istihbaratın çok büyük önemi var. O tarihlerde İzmir’de bulunan vatansever bir Türk(İngiliz Kemal),cepheye yardım birliği ve mühimmat gönderileceğini öğrenir ve bilgileri de gizlice bir şifre ile Ankara’ya ulaştırır. İşte bu bilgilerden biriside Yunan yardım Birliğinin trenle cepheye gitmesi olayıdır ”dedi. “Alaşehir’de köprü olayı” Semiha çiçek, “ Babam merhum İbrahim Çiçek’in Kurtuluş Savaşı’nda Alaşehir Kuvayı Milliyetçileri ve Kadın Efe Fatma Ruhiye Hanım ismini verdiği ve uzun süren araştırmalar sonucu 2019 yılında okuyucuları ile buluşturduğu kitabında “Alaşehir’de Köprü olayı” ilgili yazıya da yer verdi. Bir savaşın kazanılmasında veya kaybedilmesinde istihbaratın çok büyük önemi vardır. İnönü savaşlarında yenilen Yunan Askeri Birliğinin talebi üzerine Atina’dan gönderilen Yardım Birliği ve Mühimmat İzmir’e ulaşır. Basmane Tren Garı’ndan gelen mühimmatlar vagonlara yüklenir ve takviye birliği ile birlikte cepheye sevk edilir. O tarihlerde İzmir’de bulunan vatansever bir Türk(İngiliz Kemal)Yunan Başkomutanlığının evinde katıldığı toplantılarda kendisini Amerikan film muhabiri olarak tanıtır ve cephede film çekmeye geldiğini anlatarak inandırır. Onlardan aldığı bilgileri de gizlice bir şifre ile Ankara’ya ulaştırır. İşte bu bilgilerden biriside Yunan Yardım Birliğinin trenle cepheye gitmesi olayıdır. Ankara’da bulunan Mustafa kemal Paşa bu şifreyi alınca Denizli’de bulunan bir numaralı istihbarat subayı Fahri Akçakoca’yı görevlendirir. Yunan takviye gücünün durumunu öğrenip kendisine bildirmesini ister. Fahri Akçakoca bir atla Denizli’den hareket eder ve Öğleye doğru Alaşehir’e gelir. İstasyonda Yunan idaresinde bulunan trene binerek Salihli’ye gelir. Tren durur durmaz su içmek bahanesi ile çeşmenin başına gider. Birçok yolcu su almak için nöbet bekler. Kimi su içiyor, kimisi de elindeki testiyi doldurmaya çalışıyordu. Fahri Akçakoca bunu fırsat bilip, nazarı dikkati celp etmeden etrafı gözden geçirir. İstasyon civarında kahveye giren Fahri Akçakoca çok sayıda yunan askerinin nöbet tuttuğunu fark eder. Kıyafetinden anlaşılan demiryolu görevlisi kahvede boş yer olmadığı için yanına oturur. Fahri Akçakoca, görevli ile sohbet ederken Tren istasyonunun batı kısmında ikinci hatta duran trenin, cephane treni ve vagonların çok ağır olduğunu öğrenir. Gerçekten de yedi vagon cephane, çoğu da yedi buçukluk obüsler. Diğer vagonlarda el bombası ve piyade fişeği var. İstihbarat subayı Fahri Akçakoca demir yolu görevlisi ayrıldıktan sonra durumu İzmir’de bulunan adrese bildirir. İzmir’den bildirilmiş olacak ki Demirci ile Gördes arasında bulunan Demirci kaymakamı İbrahim Ethem beyin başında bulunduğu Akıncı Müfrezesine bir şifre ulaşır. İbrahim Ethem Bey bu şifreyi çözdüğünde İzmir’den bir yardım treni gelmektedir. Bu trenin Eşme’den ileri geçmemesi gerekiyordu. Gönderilen mesajı Mustafa kemal paşa çözer ve ormanda dinlenen 40 kişilik Akıncı Müfrezesini toplar ve olayı anlatır.12.Akıncı Müfrezesi Komutanı Parti Pehlivan görevlendirilir. Tam teçhizatlı olarak bir gecede Kula’nın doğusundan geçip Alaşehir ile Eşme arasında bulunan 199 Nolu Viyadük (altından su seçmeyen) Köprüsünü sabahın erken saatlerinde tutarlar trenin Eşme’den ileriye geçmemesi için köprünün muhtelif yerlerine dinamit koyarlar. Tren geçeceği sırada dinamitler patlar ve köprüden aşağı düşer. Böylece tren köprüden geçemez” dedi.  “ Babam yine de bir belgeye dayanarak kanıtlamak istedi” Çiçek,” Babam, yaptığı araştırmalar sonucu olay sırasında Müfrezede yer alan Kırdamları Köyü’nden Ahmet Erdemli ile buluştu ve köprü olayını dinledi. Erdemci’nim anlatımına göre, ’Müfreze Kumandanı bu şifreyi okuduktan sonra bize hitaben, bu duruma göre Yunan Takviye treni Eşme’den tarafa geçmemesi gerekiyor. Bu trenin imhası içinde bize görev verildi. Bunun içinde başımızda 12.Müfreze kumandanı Parti pehlivan vardı. Yunan takviye treni Cuma günü İzmir’den hareket edecekmiş. Biz Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan akşam yola çıktık. Tam teçhizatlı olarak bir gecede Kula’nın doğusundan geçip Alaşehir ile Eşme arasında bulunan 199 Nolu Viyadük (altından su seçmeyen) Köprüsünü sabahın erken saatlerinde tutarak trenin Eşme’den ileriye geçmemesi için köprünün muhtelif yerlerine dinamit koyduk. Tren yaklaştıkça bizde heyecan başladı. Treni dürbünlerimizle incelediğimizde çok yüklü olduğunu üzerinde cephaneler olduğunu gördük. Vagonların her tarafı asker dolu idi. bu yedi vagonu biri önde, biri ortada ve diğeri arkada olmak üzere üç lokomotif çekiyordu. Köprünün kontrolünü yapan subay lokomotife binince bizde rahatladık. Lokomotif tam köprüyü geçip tekerlerin karaya basacağı sırada müthiş bir infilak ve gürültü koptu ve arka arkaya patlamalar oldu. Malzemeler ve vagon parçaları havada uçuşuyordu. Köprü ile beraber üzerindeki yedi vagon ve üç lokomotif de o yüksek köprüden aşağı düştü. Yere çarpan düşman top mermileri de patlamaya başladı. Patlamanın şiddetinden bulunduğumuz yer sallanıyordu ve biz deprem oluyor sandık. Böylece yunan takviye treni 199 Nolu Viyadük köprüsünden uşak tarafına geçemedi. Böylece bu görevi yerine getirmenin sevinci şehit makbule ve eşi Halil Efe’nin ve daha nice şehitlerimizin intikamını almış olduk. Bu görevi yerine getirdikten sonra tekrar asıl görevimizin başına döndük.  Babam bu olayın doğruluk derecesini öğrenmek için Ahmet Erdemli’ye beraber çalıştıkları arkadaşlarını sordu. Hatırladıklarını yazdırdı. Bunlar arasında Torunlu Köyü’nden Kürt Ali Efe, Demirci’nin Şehre Küstü Mahallesinden Küçük Halil Efe, Bolu’nun Selviler Köyü’nden Emin Mert vardı. Sağ olanlarla bire bir görüşüp anılarını dinledi. Hepsi olayı doğruluyordu. Yine de bir belgeye dayanarak kanıtlamak istedi.  Babam ile birlikte tren hattının bağlı olduğu İzmir Alsancak’ta ki idare merkezine gidip durumu anlattık. Yaşlı bir Müdür, Şeften 199 Nolu Viyadük dosyasını istedi. Dosyanın en altında 1922 yılına ait kayıt ve planları gösterip, bu olayın doğruluğunu o da anlattı” dedi.  
Türkiye’de önemli bir mazisi olan ve 1860 yılından sonra uzun yıllar gerek yük taşıma ve gerekse ulaşımda kullanılan tarihi buharlı kara trenleri, yılların yükü değil adeta terk edilmişlik yıktı. Film sahneleri ve geçmişin canlandırılması gibi değişik aktivitelerde kullanılan buharlı kara trenler günümüze kadar gelen süreçte ışık tutmaya devam ediyor.

Merhum Araştırmacı Yazar İbrahim Çiçek’in  “Alaşehir’de Köprü olayı” ile ilgili yazısında yer alan bilgilerin doğruluğunu belgelerle kanıtlayarak kaleme aldığını belirten kızı Semiha Çiçek,” İnönü savaşlarında yenilen Yunan Askeri Birliğinin Atina’dan yardım istemesi üzerine gönderilen yardım birliği ve mühimmat İzmir’e ulaşır ve oradan da cepheye sevk edilir. Bir savaşın kazanılmasında veya kaybedilmesinde istihbaratın çok büyük önemi var. O tarihlerde İzmir’de bulunan vatansever bir Türk(İngiliz Kemal),cepheye yardım birliği ve mühimmat gönderileceğini öğrenir ve bilgileri de gizlice bir şifre ile Ankara’ya ulaştırır. İşte bu bilgilerden biriside Yunan yardım Birliğinin trenle cepheye gitmesi olayıdır ”dedi.

“Alaşehir’de köprü olayı”

Semiha çiçek, “ Babam merhum İbrahim Çiçek’in Kurtuluş Savaşı’nda Alaşehir Kuvayı Milliyetçileri ve Kadın Efe Fatma Ruhiye Hanım ismini verdiği ve uzun süren araştırmalar sonucu 2019 yılında okuyucuları ile buluşturduğu kitabında “Alaşehir’de Köprü olayı” ilgili yazıya da yer verdi. Bir savaşın kazanılmasında veya kaybedilmesinde istihbaratın çok büyük önemi vardır. İnönü savaşlarında yenilen Yunan Askeri Birliğinin talebi üzerine Atina’dan gönderilen Yardım Birliği ve Mühimmat İzmir’e ulaşır. Basmane Tren Garı’ndan gelen mühimmatlar vagonlara yüklenir ve takviye birliği ile birlikte cepheye sevk edilir. O tarihlerde İzmir’de bulunan vatansever bir Türk(İngiliz Kemal)Yunan Başkomutanlığının evinde katıldığı toplantılarda kendisini Amerikan film muhabiri olarak tanıtır ve cephede film çekmeye geldiğini anlatarak inandırır. Onlardan aldığı bilgileri de gizlice bir şifre ile Ankara’ya ulaştırır. İşte bu bilgilerden biriside Yunan Yardım Birliğinin trenle cepheye gitmesi olayıdır. Ankara’da bulunan Mustafa kemal Paşa bu şifreyi alınca Denizli’de bulunan bir numaralı istihbarat subayı Fahri Akçakoca’yı görevlendirir. Yunan takviye gücünün durumunu öğrenip kendisine bildirmesini ister. Fahri Akçakoca bir atla Denizli’den hareket eder ve Öğleye doğru Alaşehir’e gelir. İstasyonda Yunan idaresinde bulunan trene binerek Salihli’ye gelir. Tren durur durmaz su içmek bahanesi ile çeşmenin başına gider. Birçok yolcu su almak için nöbet bekler. Kimi su içiyor, kimisi de elindeki testiyi doldurmaya çalışıyordu. Fahri Akçakoca bunu fırsat bilip, nazarı dikkati celp etmeden etrafı gözden geçirir. İstasyon civarında kahveye giren Fahri Akçakoca çok sayıda yunan askerinin nöbet tuttuğunu fark eder. Kıyafetinden anlaşılan demiryolu görevlisi kahvede boş yer olmadığı için yanına oturur. Fahri Akçakoca, görevli ile sohbet ederken Tren istasyonunun batı kısmında ikinci hatta duran trenin, cephane treni ve vagonların çok ağır olduğunu öğrenir. Gerçekten de yedi vagon cephane, çoğu da yedi buçukluk obüsler. Diğer vagonlarda el bombası ve piyade fişeği var. İstihbarat subayı Fahri Akçakoca demir yolu görevlisi ayrıldıktan sonra durumu İzmir’de bulunan adrese bildirir. İzmir’den bildirilmiş olacak ki Demirci ile Gördes arasında bulunan Demirci kaymakamı İbrahim Ethem beyin başında bulunduğu Akıncı Müfrezesine bir şifre ulaşır. İbrahim Ethem Bey bu şifreyi çözdüğünde İzmir’den bir yardım treni gelmektedir. Bu trenin Eşme’den ileri geçmemesi gerekiyordu. Gönderilen mesajı Mustafa kemal paşa çözer ve ormanda dinlenen 40 kişilik Akıncı Müfrezesini toplar ve olayı anlatır.12.Akıncı Müfrezesi Komutanı Parti Pehlivan görevlendirilir. Tam teçhizatlı olarak bir gecede Kula’nın doğusundan geçip Alaşehir ile Eşme arasında bulunan 199 Nolu Viyadük (altından su seçmeyen) Köprüsünü sabahın erken saatlerinde tutarlar trenin Eşme’den ileriye geçmemesi için köprünün muhtelif yerlerine dinamit koyarlar. Tren geçeceği sırada dinamitler patlar ve köprüden aşağı düşer. Böylece tren köprüden geçemez” dedi.

 “ Babam yine de bir belgeye dayanarak kanıtlamak istedi”

Çiçek,” Babam, yaptığı araştırmalar sonucu olay sırasında Müfrezede yer alan Kırdamları Köyü’nden Ahmet Erdemli ile buluştu ve köprü olayını dinledi. Erdemci’nim anlatımına göre, ’Müfreze Kumandanı bu şifreyi okuduktan sonra bize hitaben, bu duruma göre Yunan Takviye treni Eşme’den tarafa geçmemesi gerekiyor. Bu trenin imhası içinde bize görev verildi. Bunun içinde başımızda 12.Müfreze kumandanı Parti pehlivan vardı. Yunan takviye treni Cuma günü İzmir’den hareket edecekmiş. Biz Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan akşam yola çıktık. Tam teçhizatlı olarak bir gecede Kula’nın doğusundan geçip Alaşehir ile Eşme arasında bulunan 199 Nolu Viyadük (altından su seçmeyen) Köprüsünü sabahın erken saatlerinde tutarak trenin Eşme’den ileriye geçmemesi için köprünün muhtelif yerlerine dinamit koyduk. Tren yaklaştıkça bizde heyecan başladı. Treni dürbünlerimizle incelediğimizde çok yüklü olduğunu üzerinde cephaneler olduğunu gördük. Vagonların her tarafı asker dolu idi. bu yedi vagonu biri önde, biri ortada ve diğeri arkada olmak üzere üç lokomotif çekiyordu. Köprünün kontrolünü yapan subay lokomotife binince bizde rahatladık. Lokomotif tam köprüyü geçip tekerlerin karaya basacağı sırada müthiş bir infilak ve gürültü koptu ve arka arkaya patlamalar oldu. Malzemeler ve vagon parçaları havada uçuşuyordu. Köprü ile beraber üzerindeki yedi vagon ve üç lokomotif de o yüksek köprüden aşağı düştü. Yere çarpan düşman top mermileri de patlamaya başladı. Patlamanın şiddetinden bulunduğumuz yer sallanıyordu ve biz deprem oluyor sandık. Böylece yunan takviye treni 199 Nolu Viyadük köprüsünden uşak tarafına geçemedi. Böylece bu görevi yerine getirmenin sevinci şehit makbule ve eşi Halil Efe’nin ve daha nice şehitlerimizin intikamını almış olduk. Bu görevi yerine getirdikten sonra tekrar asıl görevimizin başına döndük.  Babam bu olayın doğruluk derecesini öğrenmek için Ahmet Erdemli’ye beraber çalıştıkları arkadaşlarını sordu. Hatırladıklarını yazdırdı. Bunlar arasında Torunlu Köyü’nden Kürt Ali Efe, Demirci’nin Şehre Küstü Mahallesinden Küçük Halil Efe, Bolu’nun Selviler Köyü’nden Emin Mert vardı. Sağ olanlarla bire bir görüşüp anılarını dinledi. Hepsi olayı doğruluyordu. Yine de bir belgeye dayanarak kanıtlamak istedi.  Babam ile birlikte tren hattının bağlı olduğu İzmir Alsancak’ta ki idare merkezine gidip durumu anlattık. Yaşlı bir Müdür, Şeften 199 Nolu Viyadük dosyasını istedi. Dosyanın en altında 1922 yılına ait kayıt ve planları gösterip, bu olayın doğruluğunu o da anlattı” dedi.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve salihlimanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.