Sağlık turizmi, sağlık turistlerinin sağlıklarını iyi hale getirebilmek amacıyla aldıkları medikal turizm, termal ve geriatri (ileri yaş) turizmi hizmetidir.
Son yıllarda hızla arzı ve talebi artan bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda Sağlık Bakanlıkları sağlık turizmini tanımlayıp, nasıl uygulanması gerektiğini belirtmektedir.
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı 2012 yılında yayınladığı raporunda sağlık turizminin önemine vurgu yaparak şunu açıklamıştır:
“(…) Sağlık Bakanlığı; uluslararası sağlık turizminin ilgisini çekecek uluslararası tanınmayı elde etmek amacıyla uluslararası iş birliğini geliştirerek, uluslararası kalkınmayı destekleyerek ve Türk sektöründe sağlanan kalite iyileşmesini devam ettirerek bu hususta Türkiye’de ve uluslararası alanda liderlik yapma ihtiyacının farkındadır... Türkiye’de sağlık turizmini güçlendireceğiz. Sağlık turizminde Avrupa, Ortadoğu, Afrika, Orta Asya ve Rusya bölgesinin merkezi olacağız. Sağlık turizmi kapsamında elde edilen gelirlere vergi muafiyeti getirdik. Dört dilde hizmet veren yurt dışı hasta danışma hattını kurduk. Konaklama tesislerinde sağlık kuruluşu kurulup işletilmesi imkanı sağladık (…)”
Burada kısa bir kesitine yer verdim. Özetle Türkiye’de sağlık turizminin amacı olarak; sağlık hizmetlerinde etkililik, verimlilik, sağlığın temininde kolaylık ön plana çıkarılmıştır. Özellikle doktorların görevlerinde verimliliği arttırmak hedeflenmiştir. Bu amaçla 2004 yılında sağlık hizmeti personellerinin maaşlarına ilaveten performansa dayalı ek ödemeler getirilmiştir.
Muhasebe kaydı olarak bir hizmet ticareti olan sağlık turizmi özünde sağlık hizmeti ihracatıdır. Türkiye’de sağlık hizmeti ihraç etmek için sağlık kurumlarının yetki belgesi alması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından onay almayan hastane, sağlık tesisi gibi yerlerin sağlık turisti ağırlaması yasal değildir. Yetki belgesine başvuran bir yer için, Sağlık Bakanlığı bu sağlık kurumlarını, sağlık sunucularını (doktor, hemşire, teknisyen vb.) ve şehrin imkanlarını detaylı olarak incelemektedir. Burada özellikle alt yapı gelişmişliği, eğitim, kalite, maliyet, yetkinlik gibi konular belirleyici olmaktadır. Alt yapıdan kastedilen kaliteli ve yüksek teknoloji içeren sağlık ekipmanlarıdır. Bu kapsamda Yetki Belgesine başvuran sağlık tesisi ve aracı kurumların sayısı sürekli artmaktadır. Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi Dairesi Başkanlığı tarafından yetki belgesi almaya hak kazananlar sürekli güncellenmektedir. Buna göre 22.03.2022 tarihinde yayınlanan, kamu ve özel sektör dahil, 1604 sağlık tesisi varken; 20 Nisan 2023 tarihinde yayınlanan liste itibariyle 2906 sağlık tesisi olduğu görülmüştür. Ayrıca 10 Mayıs 2023 tarihi itibariyle yetkilendirilen aracı kuruluş sayısı da 848’dir. Bunların çoğu İstanbul’da bulunmaktadır. Ayrıca Sağlık Bakanlığı yetkilendirdiği hastanelere çeşitli teşvik ve destekler de vermektedir. Örneğin, Türkiye; KDV, gelir vergisi gibi vergilere muafiyet uygulamakta ve tanıtımda, pazara girişlerde kolaylık sağlamaktadır. Ticaret Bakanlığı sağlık turizmini “Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticareti” adı altında teşviklerle desteklemektedir. Bunun için Ticaret Bakanlığı, döviz kazandırıcı işlemlerden alınan damga vergisinin sağlık turizminden alınmayacağını belirtmiştir. Ayrıca markalaşma desteği ve pazara giriş desteği imkanı tanınmıştır. Bununla birlikte Türkiye’de Ticaret Bakanlığı 2018 yılında yayınladığı raporunda, sağlık turizmi kapsamında, sağlık kuruluşları ve sağlık turizmi şirketlerinin destekleneceğini vurgulamıştır. Tercümanlık desteği, yurt dışından ilgili temsilcilerin yurt içine davet edilip eğitim vermesi halinde yapılacak olan harcamalar için destek, çeşitli eğitimlerin, tanıtım-pazarlamalarının desteklenmesi, uluslararası hastaların ihtiyaçlarının takip edilmesi hususlarında destekler yapmaktadır. Söz konusu teşvik ve destekler sadece Türkiye değil, diğer ülkeler de uygulamaktadır. Dünyadan örnekleri incelendiğinde şunlar sıralanabilir: Tayland; hammadde ve ithal malların vergisinde indirim imkanı tanımakta ve yabancı çalışanları istihdam etmek için teşvik etmektedir. Benzer şekilde Malezya bazı tıbbi alanların serbestleştirilmesini teşvik etmiştir. Hindistan ise sağlık turizminin gelişmesi için ilaç ve tıbbi teknolojide vergi muafiyeti sağlamıştır.
Türkiye’de devlet sağlık turizmi konusunda önceleri sadece korumacı bir tavır sergilemekteydi. Ancak günümüzde ülkemiz bu piyasa içinde aktif olarak bulunmaktadır. Devlet, denetleme ve kontrol mekanizmalarını bu alanda en etkin şekilde kullanmaktır. Bundan dolayı kamu hastanelerine uluslararası hasta çekmek hedeflenmektedir. Diğer yandan özel sektör, bazen, sağlık turizminden elde ettiği dövizi yurt dışına yeniden çıkartmaktadır. Bu durumda, fiyatlar kar amacı ile artma eğiliminde olmaktadır. Ancak, devletin sağladığı gelirler, çoğunlukla bütçede kalmaktadır. Ayrıca, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı, nispeten makul seviyede, taban ve tavan fiyatın aralığını önceden belirlemektedir. Sağlık turizmi yapacak olan sağlık tesislerinin bu belirlenen fiyat tarifesindeki taban rakamların en çok 3 katına çıkabilmesine olanak tanınmıştır.
Sonuç olarak yabancı hastalar güven duydukları yerlere gidip tedavi olmak isterler. Ayrıca Türkiye’nin bir turizm ülkesi olduğu da göz önüne alındığında yabancı hastalar turizm imkanlarından da faydalanmak istemektedirler. Dolayısıyla sağlık turizminin gelişmesi için Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Kültür Turizm Bakanlığı’nın koordineli olarak çalışmasında yarar vardır. Nitekim bakanlıklar farklı hizmet, kontrol yöntemleri ve teşvikler sunmaktadır.